K-Pop Dansı Hangi Dans Türüdür? Sahne Işığında Hibrit Bir Dilin Anatomisi K-pop sahnesini izlerken hep aynı hissi yaşıyorum: Ritmin kalbe inen bir yanı var ve o kalp, her vuruşta izleyiciyi de içine çekiyor. Bu yazıda “K-pop dansı hangi dans türüdür?” sorusunu, stüdyo aynalarından sahne ışıklarına, sokak kültüründen dijital akımlara uzanan bir merakla konuşalım. Teknik konuşacağız ama dost meclisi sıcaklığında; çünkü dansın en iyi anlatıcısı, birlikte hareket edebilmemizdir. Kısa Cevap mı, Uzun Hikâye mi? K-Pop Dansı Bir “Hibrit/Commercial-Urban” Şemsiyesidir K-pop koreografisi tek bir kutuya sığmaz; en isabetli tanım, commercial/urban şemsiyesi altında toplanan bir füzyon dil olduğudur. Hip-hop temel teknikleri, jazz funk’ın…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Göz Sulanması Neye İşarettir? Bir Filozofun Bakışından Bedenin Sessiz Konuşması Gözyaşının Felsefi Anlamı: Bir Başlangıç İnsan gözü yalnızca görmek için değil, aynı zamanda anlamak için vardır. Göz sulanması, ilk bakışta bir biyolojik refleks, bir bedensel tepki gibi görünür. Fakat bir filozof için bu basit gibi duran durum, varoluşun sessiz bir yankısıdır. Çünkü gözden akan her damla, hem varlığın hem bilginin hem de ahlakın sınırlarını yeniden çizer. Epiktetos, bedenin bize ait olmadığını ama ona iyi bakmamız gerektiğini söyler. O halde göz sulandığında, bu yalnızca bir rahatsızlık değil, bedensel varlığımızın “ben buradayım” deyişidir. Ontolojik olarak göz sulanması, insanın kendi varlığını hatırlamasıdır; epistemolojik…
Yorum BırakGöz Göze Nasıl Yazılır TDK? Bir Tarihçinin Dili ve İnsanlık Hikâyesi Üzerine Düşünceleri Geçmişin izlerini sürerken, bir tarihçi olarak insanlığın en eski iletişim biçimlerinden birinin bakış olduğunu görürüm. Alfabeler, diller, kültürler değişmiştir ama iki insanın birbirine baktığı o sessiz an – göz göze gelmek – hâlâ aynı duygusal yoğunluğu taşır. Bugün “göz göze nasıl yazılır?” sorusu yalnızca dilbilgisel bir merak değildir; bu ifade, insanın tarih boyunca kurduğu en derin bağın yazıya dökülmüş hâlidir. TDK’ya Göre Doğru Yazımı: “Göz göze” Ayrı Yazılır Türk Dil Kurumu’nun resmi kaynaklarına göre bu ifadenin doğru yazımı “göz göze” şeklindedir. Yani ayrı yazılır. Yanlış örnekler: gözügöze,…
Yorum BırakGuatra Zararlı Yiyecekler Nelerdir? Toplumsal Alışkanlıkların Gölgesinde Bir Beslenme Gerçeği Bir sosyolog olarak, toplumun yemek masasında kurulan görünmez ilişkiler ağını her zaman merak etmişimdir. Çünkü yiyecek, sadece biyolojik bir ihtiyaç değildir; aynı zamanda kültürel kimliğin, sınıfsal yapının ve toplumsal cinsiyet rollerinin somut bir yansımasıdır. Guatra zararlı yiyecekler nelerdir? sorusu da bu bağlamda yalnızca bir sağlık meselesi değil, aynı zamanda bir toplumsal davranış biçiminin analizini gerektirir. Guatr, tiroid bezinin büyümesiyle oluşan bir hastalıktır ve genellikle iyot eksikliğiyle ilişkilidir. Ancak bireylerin beslenme alışkanlıklarını belirleyen faktörler yalnızca kişisel tercihler değildir; toplumsal normlar, ekonomik koşullar ve kültürel değerler de bu sürecin önemli aktörleridir. Guatra…
Yorum BırakGranülosit ve Nötrofil Aynı mı? Hücrelerin Dünyasına Samimi Bir Yolculuk “Bedenimizin içinde neler olup bittiğini merak etmek, aslında kendi varoluşumuzu anlamaya çalışmaktır.” Bu cümleyle başlamamın nedeni, tıpkı benim gibi sizin de insan bedeninin o büyüleyici iç düzenini anlamaya meraklı olabileceğinizi düşünüyor olmam. Bir süredir immün sistem hakkında araştırma yaparken sürekli karşıma çıkan iki kelime dikkatimi çekti: granülosit ve nötrofil. İlk bakışta aynı şeyi anlatıyor gibiydiler ama derinlere indikçe fark ettim ki aralarında ince ama çok önemli bir fark var. Hadi gelin, bu iki terimi bir hikâye ve gerçek verilerle birlikte keşfedelim. Bağışıklık Sisteminin Görünmeyen Kahramanları Bedenimiz, her gün milyonlarca mikropla…
Yorum Bırak1 Günlük Rapor Parası Ne Kadar? Antropolojik Bir Bakış “Bir gün izin almak, sadece çalışmamaktan ibaret değildir; o gün, modern toplumun görünmez sözleşmelerinde açılan küçük bir çatlağı temsil eder.” Bir antropolog olarak bir topluluğun dinlenme, hastalık ya da iyileşme anlarına nasıl anlamlar yüklediğini gözlemlerken, “1 günlük rapor parası” gibi sıradan görünen bir kavramın bile, derin toplumsal sembolleri içinde barındırdığını fark ederiz. Bu yazıda, 1 günlük rapor parasının ekonomik değerinin ötesine geçerek, onu bir ritüel, kimlik göstergesi ve kurumsal sembol olarak inceleyeceğiz. Rapor Parası: Modern Çalışma Kültürünün Sessiz Ritüeli Modern endüstriyel toplumlarda “rapor almak”, bedensel ya da zihinsel bir rahatsızlığın resmiyet…
Yorum BırakHristiyanlar Hz. İsa’yı Neden Çarmıha Gerildi? Antropolojik Bir Perspektif Antropoloji, kültürlerin zengin dokularını keşfetmeye ve insanlık tarihindeki toplumsal yapıları anlamaya yönelik bir yolculuktur. Farklı toplulukların ritüelleri, semboller aracılığıyla kimliklerini nasıl inşa ettiklerini gözlemlemek, insanın ne kadar çeşitlenebileceğini ve aynı zamanda ne kadar evrensel olduğunu anlamamıza yardımcı olur. Düşünün bir kere: Dünyanın dört bir yanındaki kültürlerde, ölümün ve yeniden doğuşun sembolizmi, toplumların inançlarını ve kimliklerini nasıl şekillendiriyor? Hristiyanların inancında, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi, sadece bir ölüm olayı değil, aynı zamanda insanlığın kültürel ve dini kimliğini şekillendiren bir dönüm noktasıdır. Peki, bu olayın arkasındaki nedenler kültürel, ritüelistik ve sembolik düzeyde nasıl okunabilir?…
Yorum BırakHapşırık Ne Kadar Hızlı? Bir Gülümseme, Bir Refleks ve Biraz da Bilim Bir masanın etrafında toplanmış arkadaşlar düşünün: kahveler taze, sohbet akıyor… Tam “hayat güzelmiş” diyecekken burnunuz, “sürpriz!” der gibi titreşir. Hapşuu! O küçücük patlama bir anda dikkatin odağı olur. İşte ben de bu yazıda, o anın hızını; kökeninden bugünün bilimine, yarının şehir tasarımına kadar tutkuyla kurcalamak istiyorum. Çünkü hapşırık sadece komik bir ara sahne değil; bedenin sesi, akışkanlar fiziğinin sahnesi ve geleceğin mimarlarına ipucu veren bir veri patlaması. — Hapşırığın Kökeni: Refleksin Motoru, Hızın Tetikçisi Hapşırık; burun mukozasının tahrişiyle başlayan, beyin sapındaki merkezlerin koordine ettiği, akciğerlerde hızla basınç oluşturup…
Yorum BırakGöbelin Neyi Meşhur? Kaynakların Sınırlılığı Üzerine Bir Ekonomik Düşünce Ekonomi, temelde kıt kaynaklarla sonsuz ihtiyaçlar arasındaki dengeyi kurma çabasıdır. Bu çerçevede her tercih, bir vazgeçişi beraberinde getirir. Bir ekonomist için Göbel gibi küçük bir yerleşim birimi, bu evrensel denklemin somutlaştığı mikro bir laboratuvar gibidir. Çünkü burada da kaynaklar sınırlı, ama arzular, üretim hayalleri ve refah beklentileri sınırsızdır. “Göbelin neyi meşhur?” sorusu, yüzeyde bir turizm veya gastronomi merakı gibi görünse de aslında yerel ekonominin hangi kaynakları nasıl değerlendirdiğini, hangi üretim biçimlerinin toplumsal fayda yarattığını ve piyasa dinamiklerinin bu süreci nasıl şekillendirdiğini anlamak için değerli bir sorudur. Yerel Kaynaklar ve Ekonomik Değerin…
Yorum BırakHâmuş Ne Demek? Sessizliğin Bilimsel Anatomisi Bazı kelimeler vardır, kulağınıza çarptığı anda bir duraklama yaratır. “Hâmuş” da işte onlardan biri. Eski metinlerde, şiirlerde veya tasavvufi söylemlerde sıkça karşımıza çıkan bu kelime, yalnızca “sessiz” anlamına gelmez — aynı zamanda insan zihninin, kalbinin ve bilincinin derin bir durağanlık halini temsil eder. Peki, modern bilim bu kadim sessizliği nasıl açıklar? Hâmuş: Kelimenin Kökeninden Sessizliğin Nörobilimine “Hâmuş” kelimesi Farsça kökenlidir ve “susmuş, sessiz, konuşmayan” anlamına gelir. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, kendi eserlerinde sık sık “Hâmuş” kelimesini kullanarak içsel dinginliği, ilahi huzuru ve sözün ötesinde bir anlayışı işaret etmiştir. Yani bu kelime, sadece fiziksel bir sessizliği…
Yorum Bırak